Güncel
"Bence Maturidilik bir İtikat mezhebinden çok bir ‘düşünüş ve eyleyiş biçimi’nin adıdır"
Bugün içimizden herhangi biri ‘Maturidi’yim’ dediğinde tam olarak neyi kastettiğini biliyor mu? Geçtik ‘tam olarak’ kalıbını, ‘Maturidi zihin’ denildiğinde herhangi bir şey canlanıyor mu zihninde?
Maturi'yim de o ne peki?
İsmail Kılıçarslan - Yeni Şafak
DoÄŸrusu bu ya, son zamanlarda herhangi biri bana ‘itikatta Maturidi, amelde Hanefi’yim’ ya da ‘itikatta EÅŸari, amelde Åžafii’yim’ dediÄŸinde ona derhal ‘peki Ä°mam Maturidi, Ä°mam Hanefi, Ä°mam EÅŸari, Ä°mam Åžafii hakkında ne biliyorsun? Bu dört önemli insanın düşünceleri, zihin yapıları, fetvaları, dini yaklaşımları hakkında bildiÄŸin nedir?’ diye sorasım geliyor.
Daha da keskinleÅŸtireyim meseleyi. Bugün içimizden herhangi biri ‘Maturidi’yim’ dediÄŸinde tam olarak neyi kastettiÄŸini biliyor mu? Geçtik ‘tam olarak’ kalıbını, ‘Maturidi zihin’ denildiÄŸinde herhangi bir ÅŸey canlanıyor mu zihninde?
Bu noktada denebilir ki ‘yaÅŸayan onca hoca, onca alim var? Anlatmıyorlar mı SünniliÄŸi, MaturidiliÄŸi, HanefiliÄŸi?’ Birkaç müstesna isim hariç bu sorunun cevabı koca bir hayır bence. Zira bugün hocalarımız ve alimlerimiz sadece ‘yasaklar ve sınırlar’ alanıyla ilgileniyorlar ve/veya ilgilenmek zorunda kalıyorlar. Biraz iddialı olabilir ama şöyle düşünüyorum. Hoca ve alimlerimiz dini maalesef sadece ‘fetvalar’ alanına sıkıştırmak zorunda kaldıkları bir dönemi yaşıyorlar. Ve hayır, bu en genel anlamda hocalarımızdan deÄŸil, mevcut ÅŸartlardan kaynaklanıyor. Malum, hoca dediÄŸin insan modeli kendisine ne sorulursa ona cevap verir. Ve bugün içinde bulunduÄŸumuz ÅŸartlar insanlara ‘Maturidi zihin nasıl bir zihindir?’ sorusunu deÄŸil, ‘sakız çiÄŸnemek orucu bozar mı?’ sorusunu sordurtuyor.
Bu niye böyle? Bunu uzun uzun düşünmek, tartışmak, yazmak lazım gelir.
‘Maturidilik’ dedik deÄŸil mi? Önce yargımı belirteyim: Bence Maturidilik bir Ä°tikat mezhebinden çok bir ‘düşünüş ve eyleyiÅŸ biçimi’nin adıdır. Böylelikle belki ÅŸunu da söyleyebiliriz. Maturidilik ve Hanefilik, birbirinden ayrı iki olgu deÄŸil, birbirlerinin mütemmim cüzüdürler. Ãœstelik ‘itikatta mezhep’ teoriyi, ‘amelde mezhep’ pratiÄŸi belirlememektedir. Zira dinimizde herhangi bir teori-pratik ayrımı bulunmadığı gibi herhangi bir ‘biçim-içerik’ ayrımı da bulunmamaktadır. Teori aynı zamanda pratiktir, biçim aynı zamanda içeriktir. Åžu bir türlü anlayamadığım ‘amelde mezhep-itikatta mezhep’ meselesinin kendimce çözümü tam buradadır.
Bir gazete köşesine sığacak mesele değil, bunu elbette biliyorum, ancak yine de son zamanlarda masamda duran üç kitabın yardımıyla şu Maturidilik meselesine biraz dikkat çekmek isterim.
Önce kitapların ismini verelim deÄŸil mi? CaÄŸfer KaradaÅŸ imzalı ‘Maturidi / Hayatı, Eserleri, Etkileri’, Nihat Ergün imzalı ‘Ä°ktisadi ve Siyasi Düşüncede Akıl / Hanefi-Maturidi Ekol BaÄŸlamında’ ve Hilmi Demir ile Muzaffer Tan’ın birlikte kaleme aldıkları ‘Ehl-i Sünnetin Reislerinden Ä°mam-ı Maturidi.’
Nihat Ergün’den okuyalım: ‘Maturidi, hakikati ararken akli nazarı (tefekkür) gerekli görmekte, aklın yanılıp sapacağından korkarak gerçeÄŸin nakilden baÅŸka bir yerde aranmasını yanlış bulan Ehli Hadis’e muhalefet ederek Kitabü’t Tevhid isimli eserinde bu iddiayı şöyle reddetmektedir: ‘Bu iddia ÅŸeytanın akla getirdiÄŸi bir kuruntudan ibarettir. Bu iddiayı ortaya atarken bile akla dayanmak zorunda olanlar akli nazarı nasıl kabul etmezler? Allah kullarını akılla nazar etmeye çağırmakta, onlara düşünmelerini, tefekkür etmelerini emretmektedir. Bu da akli nazarın ve düşünmenin, ilmin kaynaklarından biri olduÄŸunun delilidir.’
Bugün ‘nakil bize yeter’ propagandası yaparak dini hayatı dondurmakta bir beis görmeyen, dahası bunu Hanefilik ve/veya Maturidilik zanneden herkese gelsin bu satırlar.
Hilmi Demir ve Muzaffer Tan hocalardan ise Ä°mam Maturidi’nin bilgi kaynaklarını öğrenelim: ‘Duyular, haber, Resulün haberi (vahiy), mütevatir hadisler ve ahad hadisler.’
Ä°mama göre duyular, haber (yani diller, sanat, eczacılık, tekonoloji v.b tüm insanlığın birikimi), vahiy ve mütevatir hadisler kesin bilgi kaynaklarıdır. Ahad hadisler ise itikaden (yani iman bakımından) bilgi kaynağı olamazlar. Sadece nassa yani vahye uygunsalar amelde (davranışta, eyleyiÅŸte) bilgi kaynaklarıdırlar. Yani Ä°mam Maturidi, mütevatir olmayan; yani Efendimiz(sav)’den geldiÄŸine yüzde yüz emin olunamayan hadisleri bir itikat meselesi haline getirip neredeyse birbirlerini boÄŸazlama noktasına gelen Müslümanlara kesinlikle izin vermemektedir. Daha doÄŸrusu ‘ben Maturidiyim’ dediÄŸinizde mütevatir hadisler dışındaki hadisler yüzünden insanlarla nizalaÅŸamaz, onlarla mücadele edemezsiniz. Tabii bu demek deÄŸildir ki hadislere hürmetsizlik edilsin. Bu demek deÄŸildir ki hadislerle amel edilmesin. Bunu söyleyerek sadece bir Maturidi’nin bilgiye yaklaşımı meselesini açık etmeye çalışıyorum.
Peki ama akla verilen önem ve bilgi kaynaklarının çeÅŸitliliÄŸi bizi nasıl insanlar haline getirir? Yani Maturidi olmak ne anlama gelir? Maturidi zihin nasıl iÅŸler? MaturidiliÄŸin Ä°slam alemine armaÄŸan ettiÄŸi etkileÅŸim, açık iliÅŸki/açık toplum ve ‘ötekiyle özgüvene dayalı iliÅŸki’ ne iÅŸimize yarar?
Bu önemli sorulara da cevap arayalım inşallah ama bugün değil, Allah erdirirse salı yazımızda yapalım bunu. Zira yerimiz bitti.
Henüz yorum yapılmamış.